Monday, 13 September 2010
Aganta Burina Burinata
Aganta Burina Burinata, Halikarnas Balıkçısı'nın ilk eseri ve aynı zamanda mavinin öyküsü... Balıkçının maviye olan tutkusunun bir hikayesi. Kaderi deniz olan insanların, kaderin tokat gibi yüzlerine çarpmasını, varlarını yoklarını denizden kazanırken, ne kadar acıklıdır ki kazandıklarını, sevdiklerini denize vermelerini anlatır. Kayıpların keskin acısının nasırlaştırdığı, rüzgarın ve tuzlu suyun kuruttuğu umutların tüm olan bitene rağmen yaşam mücadelesi kucaklar insanı tüm roman boyunca.
Bize göre basit görünen dünyaların aslında ne kadar engebelerle dolu olduğuna şaşarsınız. Sevmenin ama basit şekilde sevmenin, karşılık beklemeden, mutluluk kadar hüznü de severken kucaklamanın hikayesi insanı büyüler. Hayatın aslında bütün bir hikaye değil, kısa öykülerden oluşan bir derleme olduğu gerçeği yakalar insanı.
Halikarnas Balıkçısı'nın dili ise yumuşak, kaygan bir o kadar da anlamlıdır. Yalınlığın, sadeliğin ne kadar çok analatabildiği Halikarnas Balıkçısı'nın öyküsüdür. Onun hikayeleri sadece konuşmaz, hisseder ve yaşar, o kadar hisseder ki sanki elinizdeki kitap değildir de candır... O Ege'nin hikayesini yazar, meltemin dövdüğü ruhların, Anadolu'nun güzel insanlarını tasvirler ve bunu öyle bir anlatımla yapar ki kendinizi kahramanıız Mahmut gibi, ona denizi sevdiren Halil Usta gibi, sevdiği kadın olan Erkek Fatma ve daha nice Ege köylüsü gibi hissedersiniz...
Denizcinin neşesi rüzgardır, o rüzgar ki denizci, ekmek teknesine tam yol enginelere yelken açması için o keskin nida ile emreder.. Rüzgar bir kez yelkenlere doldu mu o zaman "Aganta Burina Burinata"...
Subscribe to:
Posts (Atom)